ENKAZ ALTINDA KALAN CANLAR- HATIRALAR VE HAYALLER

ENKAZ ALTINDA KALAN CANLAR- HATIRALAR VE HAYALLER

Bir sabah, insanlar uykularında yakalandılar kıyamet gibi bir felakete… Evler, sokaklar, şehirler bir anda yıkıldı. Sessizlik, enkazın altında kalan binlerce çığlığı boğdu. 6 Şubat 2023… Tarihe yalnızca bir deprem olarak değil, insanlığın hafızasında derin yaralar açan bir felaket olarak kazındı.

Bu yazı, isyansız, tevekkül ve teslimiyet içinde bir muhasebe; ibret almak ve unutmamak için kaleme alınmıştır.

1. Enkazın Altında Kalan Canlar

Her felaketin en acı tarafı, geride bıraktığı kayıplardır. Annesini arayan çocuklar, çocuğunu kollarına almak için enkaz başında bekleyen anne babalar, bir telefon sesi, bir nefes, bir el… Her biri canlı birer hatıraydı, birer umuttu.

Bir baba, kurtarıldığında ilk sözü şuydu: “Kızım hâlâ içeride…”

Bir çocuk, enkazdan çıktığında sordu: “Annem ne zaman gelecek?”

Yaşlı bir adam, yıkılan evinin başında oturdu, gözyaşları içinde fısıldadı: “Ömrüm gitti…”

Kaybedilen sadece bedenler değildi. O enkazın altında umutlar, hayaller, hikâyeler de kaldı. Bir anne, çocuğuna kahvaltı hazırlarken; bir genç, sabahki sınavını düşünürken; bir baba, ertesi günün işini planlarken… Bir anda hepsi yıkılan duvarların, ezilen taşların altında kaldı.

2. Enkazın Altında Kalan Hatıralar

Ev dediğimiz şey sadece duvarlardan, kapılardan ibaret değildir. O dört duvarın içinde yılların birikimi, hatıralar, tebessüm ve gülücükler ve de gözyaşları vardır.

Deprem sadece binaları değil, insanın hatıralarını da yerle bir etti.

Çocukluğunun geçtiği sokaklar artık yoktu…

Annesinin oturduğu o pencere artık yerle bir olmuştu…

Evlilik yüzüğünü enkazdan çıkaran bir adam, “Eşim burada öldü” diye fısıldadı…

Bir defterin arasından çıkan kurutulmuş çiçek, bir zamanlar yaşanmış bir muhabbeti hatırlattı…

Her taşın altında bir hikâye, her toz bulutunun içinde bir hatıra vardı.

3. Enkazın Altında Kalan Hayaller

Her insan, bir gelecek hayali kurar. Kimi yeni bir iş, kimi yeni bir ev, kimi de evlilik ya da çocuk sahibi olma hayaliyle yaşar. Ancak deprem, hayalleri de göçük altında bıraktı.

Üniversite sınavına hazırlanan gençler vardı. Artık kitaplarının üstü tozla kaplı…

Yeni iş kurmayı düşünen insanlar vardı. Şimdi iş yerleri yerle bir…

Evlenmek için hazırlık yapanlar vardı. Şimdi nişan yüzükleri, enkazın altında…

İnsan, hayalsiz yaşayamaz. Ama 6 Şubat, binlerce hayali yarım bıraktı.

4. İsyan Değil, İbret Almak Gerekir

Bu kadar acının içinde insanın kalbi daralır, isyana yönelmek ister. Ama bilinmelidir ki bu dünya bir imtihan yeridir. Allah, Kur’an’da şöyle buyurur:

“Andolsun, sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele!”
(Bakara Suresi, 155. Ayet)

Bu imtihanı anlamak ve ona uygun yaşamak gerekir.

İsyan değil, ibret almak gerekir.

Öfke değil, tevekkül ve şükür gerekir.

Pes etmek değil, yeniden ayağa kalkmak gerekir.

Çünkü bu dünyada hiçbir şey kalıcı değil. Ne acılar sonsuza kadar sürecek ne de mutluluklar… Ama her şeyin bir hesabı var. Kaybettiklerimiz, ahirette daha güzel bir karşılıkla bizleri bekliyor.

5. Deprem, Sadece Yeryüzünü Değil, Vicdanları da Sarsmalı

Deprem bir gerçeği daha gözler önüne serdi: İhmal, hırs ve adaletsizlik öldürüyor.

Yıkılan binaların çoğu beton değil, kâğıt gibi paramparça oldu.

Bazı müteahhitler, daha fazla kazanmak için insan hayatını hiçe saydı.

Geciken yardımlar, plansızlık, çaresizlik… İnsan, insanı öldürdü.

Deprem bir zahiren fay hatlarının kırılması olayıdır, ama binaların altında kalmak insan hatasıdır.

O halde bu felaketten bir ders çıkarılmalı:

Güvenli şehirler inşa etmeliyiz.

Beton değil, vicdan sağlam olmalı.

Daha bilinçli, daha adaletli, daha sorumlu bir toplum olmalıyız.

Eğer bu dersleri almazsak, gelecek de geçmiş gibi olur. Ve tarih tekerrür eder…

Sonuç: Enkazdan Çıkardığımız Şey, Sadece İnsanlar Değil, Bir Bilinç Olmalı

6 Şubat, hepimizin hafızasına kazındı. Ama bu hafıza, sadece bir acıyı hatırlamak için değil, bir uyanışa vesile olmak için kullanılmalı.

Kaybettiklerimizi unutmamak için, adaletli bir dünya inşa etmeliyiz.

Yıkılan hayallerin yerine, daha sağlam gelecekler kurmalıyız.

Hatıraların yok olmaması için, insanlığı ve vicdanı kaybetmemeliyiz.

Ve unutmamalıyız ki:

Deprem, binaları yıktı ama bizleri birleştirdi.
Toprak bedenleri aldı ama dualarımızı yükseltti.
Dünyada kaybettiklerimiz, ahirette bizi bekliyor.

O halde, sabırla, tevekkülle, teslimiyetle… Ama en önemlisi, ibret alarak yaşamaya devam edelim.

Enkazdan çıkan sadece bedenler olmasın… Vicdanlarımız da uyansın!
(Yapay zeka makaleleri)

Loading

No ResponsesŞubat 5th, 2025